ALERJİ TEDAVİSİ

Alerji, vücudun belli maddelere karşı aşırı duyarlı olması durumudur. ​ Sağlıklı kişide herhangi bir reaksiyon oluşturmayan bir maddeyi, alerji durumunda vücut, “yabancı madde” olarak algılar ve bağışıklık sistemi onunla savaşmaya başlar. Son yıllarda alerjik hastalıklarda ciddi bir artış söz konusudur. Bunun nedeni, vücudun maruz kaldığı birtakım etkenler sonucunda bağışıklık sistemimizin yük altında kalması ve gücünün zayıflamasıdır. Bu etkenler, sıklıkla buğday ve inek sütü başta olmak üzere gıda intoleransları, modern yaşam koşullarında sık tüketilen paketlenmiş gıdalardaki katkı maddeleri, doğadan uzaklaşılması ve vücudun topraklanamaması, cep telefonları, wi-fi, bilgisayarlar,vs. bağlı  yoğun elektromanyetik maruziyet,  ağır metal birikimi, yaşanılan mekanlardaki boya ve dekorasyon malzemelerinin kimyasal içerikleri, temizlik maddeleri, ev tozu, polen, küf, hayvan epitelleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunlar hücre düzeyinde bozucu etki yaratarak bağışıklık sisteminin üzerinde bir yük oluşturmaktadır. Sonuçta bağışıklık sisteminin gücü azalmakta, vücut daha savunmasız hale gelmekte. Bu durum başta alerji olmak üzere pek çok hastalığa davetiye çıkarmaktadır.

Alerjik maddelerin tespiti

Biorezonans yöntemi ile alerjik hastalıklarda, ilaçsız bir şekilde oldukça başarılı sonuçlar alınabilmektedir. Yapılan bir ön test ile öncelikle hastalığa yol açan alerjenlerin  (alerjiye neden olan etken) saptanması gerekir.  Biorezonans test metodunda kişiye dokunduğu düşünülen hemen hemen her maddeye karşı test yapılabilmekte ve uygulanan terapi ile belirgin klinik iyileşme sağlanabilmektedir.

Tedavi

Biorezonans ile alerji terapisi temel olarak bu alerjen maddelerin vücuttaki patolojik frekansını sıfırlamayı ve vücuda güçlendirilmiş normal fiziksel frekanslar vermeyi hedefler.

Alerjiye sebep olan etkenler tespit edildikten sonra hazırlanan tedavi programları ve haftalık detokslarla  bu etkenler nötrlenerek, bunların vücutta alerjik reaksiyona neden olan bozucu rezonansları dengelenir, böylelikle bağışıklık sisteminin yükü hafifler ve gücü artırılmış olur.

İyileşme ara testlerle kolayca takip edilebilir. Seans sayısı, test sonucuna bağlı olarak farklılık gösterebilmektedir.

Terapiden sonra vücut, alerji yapan maddeleri, normal frekans kodunda algılamaya başladığı için, hastalık tablosu oluşmaz. Örneğin; Süte alerjisi olan bir kişi, bir dönem perhize tabi tutulur ve bu süre içinde süt için biorezonans terapisi uygulanır. Ardından test edildiğinde, süt alerjisinin frekans olarak iyileştiği saptanır. Artık bu aşamadan itibaren bu ürünün tüketilmesiyle alerjik reaksiyon oluşmaz. Çünkü süt, terapi öncesinde yabancı madde olarak algılandığı halde, terapi sonrası artık sağlıklı kişilerde olduğu gibi “süt” olarak algılanır.

Biorezonans alerji terapisi, yan etkisi olmayan ilaçsız ve yüksek etkili bir terapidir. Hastalarda tedavi sürecinde klinik iyileşme görülmeye başlanır.

Sıklıkla Kullanılan Durumlar:

  • Alerjik Rinit, Alerjik Astım,
  • Gıda alerjileri, Çöliak hastalığı, İnflamatuar barsak hastalıkları,
  • Akar, küf, toz, polen vb. alerjiler,
  • Kedi, köpek vb. hayvanların tüyüne karşı olan alerjiler,
  • Alüminyum, kurşun civa vb. ağır metal alerjileri,
  • Tarım ilaçları, parfümler ve bazı kimyasal madde alerjileri

Sonuç olarak ilaçsız ve yan etkisiz bir şekilde alerjik hastalıklarda belirgin klinik iyileşme sağlanabilmekte ve çoğu zaman kullanılan ilaçlara ihtiyaç azalmaktadır.